Ciddiyetten
uzak Beşiktaş!
Bu
sezon Kartal’ın başı çok ağrıyacağa benziyor. Sezon
bittiğinde kolları sıvayan siyah-beyazlı yöneticiler,
mevcut kadroya yeni isimler kazandırmak için adeta
birbirleriyle yarıştılar. Bu yarış idarecilerle sınırlı
kalmayıp devreye Menacer ve taraftar girdi. Durum böyle
olunca da suya herkes bir olta attı. Ak denilene kara
diyenlerde çıktı. Menacer istedi diye Sergen, kulak ardı
edilemeyen taraftarın sesleri ile getirilen Nouma. Geçmiş dönemlerde
oldu gibi şimdilerde de bu oyuncuların ortak özellikleri güncelliğini
koruyor. Maçlar başlamadan, onlar kendilerine jest yapanları
mahcup bırakmayacak bir demeç trafiğine yakalanmış
haldeler. Hal böyle olunca da bu ekibe yeni isimler katıldı;
İlhan Mansız. O da artık alem-i ab takımına girmiş
durumda.‘Önemli olan onların sahada sergileyecekleri
performansı’ mantığının iflas ettiğini, geçmiş dönemlerde
hep yaşadık. Hal böyle iken, yaşanan olumsuzlukların üzerine
gitmek varken duyarsız kalmak,
Beşiktaş gibi bir kulüpte gelinen noktanın ne kadar
vahim olduğunun net bir göstergesi.
Stat
aynı tempoyu tutuyor ‘.... bizi diskoya götür.’ O da boş
durur mu, içindekilerini dışarı dökme düşüncesiyle
tribüne dönerek yumruk şov yapmaya başlıyor. Beşiktaş
camiası, bu durumu olağan üstü bir durum görmüş olacak
ki bir yıl aradan sonra bu ismi yeniden takıma kazandırdı.
Peki bu durumda siyah-beyazlıların kazancı/kaybı ne
olacak. Sadece kombine bilet satışını artırmak için böyle
bir hevese kapılmak, taraftara verilen şampiyonluk sözünün
hiçbir zaman umuttan öteye gidemeyeceğinin en bariz göstergesi.
Bu oyuncu değil miydi oynamaktan çok oynamamayı yeğleyen.
Huylu huyundan vazgeçer mi hiç. Bugün dahi iki yıllık
mukaveleyi imzalarken elinde ki su şişesini göstererek
alkole olan düşkünlüğünü gizlemiyor. Aradan çok geçmiyor
ki sayın Pascal Noumaya ilk destek Sinan Engin’den geliyor;
haftada iki gün serbestler.
İlhan
Mansız, Dünya Kupası’nda ki üst seviyeye çıkan
performansının altında ezilme tehlikesi geçiriyor. Gol
atmak, şöhreti yakalama hevesinin kendisini
bulutların üzerine çıkardığı bir dönemde,
kredisini hayal dünyasında bitirmeye tercih ediyor. Seçenekleri
arasında gece kulübü Reina ilk sırada yer alıyor.
Sergen
Yalçın için fazla söze hacet. Yanlış hatırlamıyorsam,
iki sezon önce Siirt forması giyiyordu. Dün
Galatasaray’da idi bugün ise Beşiktaş’ta. Nükseden
sakatlık problemini gidermeye çalışıyor. Onun takıma
faydasını yorumlarsak, hep şunu gördük; ne zaman ki
oynama arzusunda olursa belki! Diyebiliyoruz. Sırf,
Galatasaray ile girilen transfer polemiğinin sonucu kazanılan
böyle bir isim, asla ve asla beklentilere verilecek cevap
niteliği taşımaktan çok uzak.
On
yılda kazanılan tek şampiyonluk, yedi yıldır ulaşılmayan
mutlu son için üst
üste transferlerle gerçekleştirmek istendi. Bunlar yapılırken,
denge unsuru dikkate alınmamış olacak ki dün mükemmel
denilen isimler, bugün amele tanımına maruz kalabiliyor;
Kaan, Tolga ve diğerleri.
Durum
böyle olunca öyle gözüküyor ki bu sezonda tahammül sınırı
yine en üst düzeyde olacak.Çıkış yolu, kurtuluş mu?
Kaybedilen değerler yüzünden
çok mu çok. Hatta imkansız diyebiliriz...
01/08/2002
|