Madalyonun
öteki yüzü
Ülke
insanının içinde yer aldığı durum, her bakımdan endişe
verici .Bıraktık sosyal-ekonomik durumu, yakın markajımızda
bulunan sporda da anlaşılması güç olaylar yaşanıyor.
Kazanma
isteği insanının düşünce yapısında yer alan kaçınılmaz
bir olgu, kazanabilmek ise apayrı bir beceri
olarak karşımıza çıkmaktadır. Olayların üstesinden
gelmek, sanatçının sanatına ve çalışmaları neticesinde
ortaya çıkardığı esere karşı
duyacağı saygı ile eş değerdir.
Sportif
bir başarının altında gerçekleri özümsemek, başarı
yolunda kaldırım taşlarında yol almanın zorluklarını
ortadan kaldıracaktır. Birincilik kürsüsüne çıkmak veya
üstün hizmet madalyasını
boyna takmak, takım olmanın havasını soluyan herkesin doyumsuzluğa ulaştığı
andır.Bu sevincin dayanılmaz hafifliğini içinde hisseden
kişi, geleceğe daha emin bakar, heyecanı bitmeden yeni
hedeflere odaklaşır.
Tüm
bunların bir de polemik konusu olan tarafı var. Alkışı
hak edenlere karşı hazımsızlık duyanların güttükleri
politika, oluşturulan kargaşaya çanak tutmaktadır.
Yaşananların
garipsenecek tarafı var mı acaba ? Dün ne ise bugünde aynı,
diğer bir ifade ile bugün geleceğin aynası. Şu an
olanlar, gelecekte de olursa hiç yadırgamamak gerekir.
Plansızlık
ve programsızlık o kadar hat safhada ki günü birlik yapılan
tasarım, gün batımıyla birlikte yerini
karanlık ve kargaşaya bırakmaktadır.Uzun vadeli,
yarının ötesine odaklaşmayan projeler zamanı diliminin
getirdiği olumsuzluklara
yenik düşebiliyor.
Dünya
Kupası finallerinde ortaya çıkan gerçekler, sıcaklığını
halen
koruyor. Bu organizasyonun öncesi ve sonrasına bakıldığında,
ne kadar gariplikler içinde yer alındığı gözler önünde.
Geçmişe baktığımızda , bugün ki kargaşayı
garipsememek gerek.Hani ligde şike vardı! Hani suçlular
cezasız bırakılmayacaktı! Peki Olağan Genel Kurul
hesapları ne oldu.
Kupada
ilk tur maçları sonunda ortaya atılan prim miktarı,
gelecekteki tartışmaların başlangıcı oldu. Ya Dünya
üçüncülüğü. Sahada, örnek bir mücadele sergileyen
oyuncular topluluğu dünyanın takdirini kazanırken, bu ülkede,
düşüncelerini çıkarlarıyla eşdeğer tutan ve
yön veren gruplar tarafından insafsızca topa
tutulup, yok edilmeye çalışıldı.
Sonrası;
Haluk Ulusoy ödüllendirilsin mi ödüllendirilmesin mi? Hak
eden hakkını almalıdır. Anayasanın ilgili maddesi gayet açık
ve net. Ulusoy bu ekibin başında
ise ödüllendirilmesi de gerekli. Değişik yetkileri
elinde bulunduran merci,
Olağan Genel Kulu toplayıp Ulusoy’a hesapta sormalıdır.
Yani sapla samanı birbirinden ayırmak gerek. Diğer türlü
kişisel çıkarlar yüzünden, ülke menfaatlerini bir kenara
bırakmakla bir yere varılmaz... (13-7-2002)
|