Hayal
değil gerçek
Unutulmaz
bir gün yaşadık.
Dünya
Kupasında tamam veya devam maçına çıkan ay-yıldızlı
ekibimiz, rakibini
yenmekle kalmadı, ikinci tura çıkarak tarihe geçti.
Bununla bitmedi. Bu galibiyet spor tarihinde ayrı bir yere
sahip olacak. Acaba ile başlayan içimizde ki kavga işleyen
süreçle birlikle dışarıya kadar taştı. Kore’de yaşananlar,
bazı gerçeklerin ortaya çıkmasına neden oldu. Yarım asır
sonra gelen Dünya Kupası finallerine katılma başarısı
sanki birilerini hazımsızlığı anlamıyla eş değerdi.
Elde
edilen galibiyet maçın teknik analizi gölgede bıkacak
kadar önemli idi. Oyunun her anı, heyecan doluydu. Maça hızlı
başlamamız ve dalga
dalga gelişen ataklarımızın rakip kalede tehlikeli
pozisyonlara dönüşmesi, günün mutlu biteceğinin işareti
idi. Hasan Şaş ve Bülent’le bulduğumuz erken goller, maçı
almaya kararlı olduğumuzu gösteriyordu.
Müsabakanın ilerleyen
bölümünde, her kademede görev yapan oyuncularımızın
daha dikkatli oynadığı ve takım oyununun gerekliliğini
yerine getirdiğini gözlemledik. Sakatlanıp oyundan çıkıncaya
kadar kaleci Rüştü ve Ömer, tehlikeli olabilecek her
atakta kalelerinde soğukkanlı hareket ederek rakip toplarına
geçit vermediler. Savunmada Bülent, Emre Aşık, Fatih ve
Hakan Ünsal dörtlüsü güven verirken, diğer maçlar da
rakibe büyük boşluklar bırakan orta sahanın çalışkanlığı
göze çarptı. Gözler, en
çok eleştiri oklarına hedefi olan isim Hakan Şükürdeydi.
Belki gol atamadı ama, golcü sıfatıyla
kendisini yakın markaja alan iki oyuncuyla, hücumda
arkadaşlarının boş alan bulmasını sağladı. Bu anlayışın,
gole ulaşmamızdaki katkısı çok büyüktü. Hasan Şaş,
ortaya koyduğun futbol ile bir kez daha büyüledi. Attığı
ve attırdığı gollerle dün
bir kez daha yıldızlaştı.
Çin’e
gelince. Topa sahip olduklarında yaşadıkları panik ve top
kayıpları, onların futbola ne kadar uzak yapıya sahip olduğunun
işareti idi. Teknik Direktörleri dahi ‘ İlk kez Finallere
katlan bir ekip olarak, bir gol bulmamamız dahi önemli ‘şeklinde
itirafta bulundu. Direkten dönen bir top vardı ki buda 1.5
milyar kişinin sevincini kursağında bıraktı.
Seul
Olimpiyat Stadı’nda bunlar yaşanırken, Brezilya-Kosta
Rika maçının neticesi
A Milli Takımının yoluna devam etmesi için çok önemliydi.
Son Şampiyon Fransa’dan sonra Arjantin’inde veda edişi
Kupa için bir ölçüde Brezilyanın iştahını kabartmıştı.
Bundan da üzerine düşeni alan ilk takım Kosta Rika oldu.
90 dakikanın neticesinin 5-2 olması, Brezilya’nın ne
kadar profesyonel bir düşünceye
sahip olduğunun ve kalan maçlarda neler yapacağının bir göstergesiydi.
A
Millilerimiz ikinci turda.48 yıl uzak kaldığımız böyle büyük
bir organizasyonda acemice hareketler ve söylemler yapıldı.
Brezilya ve Kosta Rika karşısında bunları yaşayan
futbolcularımız ve teknik heyetin, Çin karşısında üzerlerinden
attıkları bu baskı ve stresin sonuca nasıl yansıdığını
gördük. Şimdi merak ettiğim bir husus var;
dün aklara kara diyenler acaba bugün köşelerinde
nasıl bir üslup takınacaklar.
Sonuç
olarak, dün elde edilen 3-0 gibi anlamlı galibiyetle tura
uzanırken, sadece Çin’i yenmedik, deyim yerindeyse içimizdeki
rakipleri de yenmiş olduk. Ne dersin Şenol Hoca!
|