|
Mecbursunuz!
Olayların
beklenmedik şekilde gelişmesi,
içinde bulunduğu durum itibariyle kişinin hal ve
hareketini direk etkilemektedir. Durum böyle olunca ya hatayı
kabullenmenin erdemliğine erişilir
yada sanat sayılan olgunun dışına çıkılarak
oryantallığa soyunulur. Tüm bunların zorunluluğu, kişilik
sorunlarından kaynaklanmaktadır.
Dünya
Kupası, ülke insanını futbol adına doyurdu doyurmasına
da asıl altı çizilmesi ve tartışma konusu,
insanı insan yapan değerlerin hazmedilemeyişi. Bunun
değişik nedenleri var. En önemlisi futbolcuların düşünce
yapısı ve yaşam tarzı. Eleştirilerin dozajına ve biçimine
baktığımız zaman, ne amaç peşinde olunduğu hemen
göze çarpmaktadır. Kamu oyunu da etki altına alma çabaları,
işleyen süreçle birlikte tutarsız bir hal almıştır. Gerçeklerin
örtbas edilemeye çalışılması nafile, başarıya alkışlama
görevini kaçınılmaz oldu. Bazen öyle hal aldı ki
Japonya anılarını anlatılırken, ‘Sabahlara kadar
uzanan içki alemlerinden sonraki kafayla nasıl yazı
yazabilirler diye’ birbirlerinin foyasını ortaya çıkarmaya
kadar gitti. Bu da bir erdemlik olsa gerek.
Artık
Dünya bu takımı benimsiyor ve alkışlıyor. Acaba diyorum,
onların suçu başarılı olmak mı? Başarı yolunda ki
engelleri bir bir ortadan kaldırmak mı? Gelişmeler öyle
bir hal aldı ki artık bunun spor olmaktan çıktı. Dünyanın
tanığı iki isim vardı; İstanbul ve Galatasaray. Ne
garipti ki asıl tanınması gereken Türkiye olmasına rağmen,
bu ismin Dünya
haritasında ki yerini çok kimse bilmiyordu desek sanırım
yanılmayız. Tıpkı bizim Senegal ismini garipsediğimiz
gibi. Fakat bugün, dünden çok farklı. Artık, ülkemizin
sadece merak etmekle kalmıyorlar, yarım asır sonra elde
gelen böyle bir başarının kaynağını araştırmaya başladılar
bile. Bunda da haklılar tabii! Üniversitelerde tez konusu
olabilecek boyutta yakalanan böyle bir başarıyı görmemezlikten
gelmek ve tek taraflı değerlendirmek, içine düşürülecek
en büyük gaf olsa gerek.
Şampiyona
ki sıralamamızın belirleneceği maç için bugün Güney
Kore karşısına çıkıyoruz. Kupada üçüncülüğü elde
etmek, sadece sonuç olarak önemli. Asıl önemli olan ise
yapmadığımızı yanlarına bırakmadığımız bu ekibi
teknik heyet ve futbolcuları bir kez daha seyretme zevkine
ermemiz. Bunu yaparken de zahmet olmaz ise geçmişe doğru
uzanalım. Oyunun ilerleyen her dakikasında, son 10 yılın
her aşamasını bir fim şeridi gibi gözümüzün önünden
geçirelim. Kendi kendimize sorgulama cesaretine sahip olalım.
Artık bazı gerçekleri kabullenelim. Haber aktarmak,
bilgilendirmeyi kendinize görev saydıysanız,
tarihi zaferlerin altında imzası olan bu kahramanlar
hakkında ön yargılardan arınıp, hissettiklerinizi
okuyucunuzla paylaşın. Hatayı kabullenip, doğrular adına
hareket etmenin insanı yücelteceği
unutulmamalı.
Her
zaman olduğu gibi sözün özüyle yazımızı tamamlayalım;
İnansanız da inanmasanız da, hazmetseniz de etmeseniz de bu
takım görevini yapmıştır. Bu saatten sonra yapılması
gereken ay-yıldızlı ekip karşısında kalemlerin saygıyla
eğilmesi, tüm
herkesin bu büyük başarıları alkışlaması. 29/6/2002
|
|