|
Emeğe
saygı!
Mücadele
sahaya çıkmadan kazanılmalıdır. Bu tezin doğruluğuna
kanaat getirmeyen düşüncenin nasıl iflas ettiğini hep
birlikte görmekteyiz.Sahada ne yapması gerektiğini bilen
oyuncular topluluğu üstlendiği görevi eksiksiz yerine
getirme başarısı gösterip daha büyük hedefler peşinde
koşarken, bu başarıyı hazmedemeyenlerin içine düştükleri
aciz durumu gözlemlemekteyiz.
Medyanın
yanlı tutumu nedeniyle başarı çarpıtılıp emeğe saygısızlık
yapılarak, bu büyük
zafer gölgede bırakılmak isteniyor. Böyle olunca da bakıyoruz
ki tüm yaşananlar onların söylemlerinin tersine gelişiyor.
Deyim yerindeyse ters tepiyor. Bunun da bir açıklaması olsa
gerek. Tüm gelişmeleri yerinde gözlemleyen star gazetesi
yazarı Yılmaz
Özdil, görüşümüzün
nedenlerinden yalnızca bir kesitini köşesine taşımış ve
‘Zurna basın’ başlıklı yazısında bakın konuyu
nasıl özetlemiş; “Kore’de Türk spor basınının
halini görünce, insan, 'Türkiye'de herhalde içki yasak'
diye düşünüyor. Çünkü adam zannettiğimiz pek çok Türk
gazeteci, yurtdışına çıkınca zıvanadan da çıkıyor.
Alkole sabahın köründe başlıyorlar. Hem de öyle böyle
değil... Yürümekte bile zorlanıyorlar. Burunlarının
ucunu görmüyorlar. Bu yüzden yaptıkları yorumlar da,
'zurna yorum' oluyor...”
Şimdi
tüm maçların genelini gözlemlediğimizde, sürecin nasıl
işlediğine hep birlikte şahit olmaktayız. Üst üste kazanılan puanlar, adeta miladını doldurmuş romanının tamamlanışı
gibi derin uykudan uyanıp gerçeklerle yüz yüze gelmemizle
eş değerde. Bugüne kadar hep gelişmeleri tribünden izlemiş,
sahada oyuncu rolüne soyunmaya cesareti kendimizde bulamamışız,
dolayısıyla adımız beceriksizliğe çıkmış. Yazılanlara
ve söylemlere bakıldığın da zaman lehimize çalıştığını
daha iyi fark ediyoruz; biz bu işi kaptık, başarırız,
yaparız. Bugüne kadar yaptıklarımız ne idi. Hiçbir zaman
oturup nedenlerini araştırıp, tartışmaya açmadık, hep
sonuçlarına takılıp kaldık. Demek istendi mi, demek çalışıldı
mı, demek güvenildi mi oluyormuş! İşleyen zamanının bu
kez işlevi farklı. Birilerine göre de bunun böyle olması gerekiyordu...
Yazımızın
başında da ifade ettiğimiz gibi, yarım asır sonra gelen böyle
bir gelişmeyi çok farklı şekilde yorumluyor, edindiğimiz
malzemeyi nabza göre çeşitlendirebiliyoruz. Varolan bir gerçeğe
aynı anda ak veya kara diyebiliyoruz. Bazı doğruları
kapatan sır perdesi, işleyen süreçle birlikte
aralanmaktadır. Unutulmaması gereken bir gerçek var
ki beslediği düşünceyi yazıya döken kalemler, Milli Takım
için bugüne
kadar verilen emek karşısında saygıyla eğilmesi
gerekmektedir. Bu düşüncenin aksi beslenildiği takdirde,
onlar, hem kendilerine hem de ekmeğini yedikleri okuyucusuna
en büyük haksızlığı yapmış olurlar ( Tabii ayık
gezip, düşünmeye zaman ayırabilirlerse)...
|
|