|
Neler
oluyor Fenerde
Fenerbahçe,
şimdi ince hesapların peşinde; Eldeki futbolcuların takım
yapısına uyarlanması ve Ligin ilk yarısında kaybedilen on
altı puanın telafisi nasıl gerçekleşir! Söylemde kolay
olan bu düşünceden, istenilen sonuca ulaşılabilmesi için
eylem safhası büyük
önemli taşımakta. Sarı-lacivertliler de baş gösteren en
önemli sorunun ortadan kalkması, ilk devrenin sonlarına
denk gelmişti. Lorant’ın takımdan ayrılışı, düze çıkmanın en önemli adımı idi. Önemli
bir mesaj niteliği taşıyan bu olay hatırlandığın da,
gelişmelerin temel kaynağını, bir başka ifade ile filmin
kopma noktası Ortega-Lorant ilişkisi oluşturuyordu.
Alınan bu tür radikal kararlar, başarı yolunda atılacak
en önemli adımdı.
Fenerbahçe’de
yeni bir dönemin başlangıcı olarak yorumlanan bu olayların
muhataplarından Ortega, bugün sarı-lacivertli formayı taşıyor
ve her nedense gündemin en ön sırasında. Bu oyuncuya karşı
başlatılan saldırganlık kampanyası, neticesi alınana
kadar sürdürüleceğe benziyor. Ne imiş; Aynı mevki de,
aynı özelliklere sahip Ceyhun ile Ortega arasında sıcak
savaş yaşanıyormuş! Bunun böyle olması şuan için belki
garipsenebilir ama, durumun
Fenerbahçe lehine olacağını lig başladığında daha iyi
anlayacağız. Haim Revivo, kadro yapısından dolayı Ortega
ile girdiği yarışı kaybettiği için kadroda tutunamadı.
Gerek karakter yapısı ve gerekse futbolu açısından bakıldığında
Ceyhun, asla ve asla İsrailli oyuncu gibi değil!
Galatasaray alt yapısından Türk futboluna kazandırılan bu
oyuncu, Göztepe ve Siirt yolculuğundan sonra Fenerbahçe’de
yakaladığı şansı iyi değerlendirme yolunda emin adımlarla
ilerliyor. Ceyhun Eriş, hep gündemde olan agresif yapısını,
kendi ifadesi ile ‘kazanmak
için savaşmak lazım’ tezine bağlıyor. Böyle olması da
gerekmez mi? Peki, bu saatten sonra bu iki isim üzerine üretilenlere
ne isim koyulmalı. Bir de madalyonun öteki yüzü var. Bir
nevi tam yetkiyle görevinin başında olan Oğuz Çetin,
Ortega’nın Antalya kampına geç katılmasını nasıl değerlendiriyor?
Bu önemli bir hususta Çetin faktörü ortaya çıkacaktır.
Eğer yerinde müdahalelerle, oyuncular üzerinde sessizliği
bozmaz ise o zaman dönüşü olmayan bir otorite boşluğuna
düşer ki buda
Fenerbahçe’ye büyük zarar verir. Eski Başkan Ali Şen’in
dediği gibi; İyi yönetilmezse dinamit olur. Bunun zayıf
bir halka olduğunu teknik direktör Oğuz Çetin’in
‘Kadroya ismi büyük olan değil, formda olan kişi
girecek’ şeklindeki açıklaması, ilgilisine üstü kapalı
gönderme olarak yorumlanabilir.
Fenerbahçe’yi
yakından takip edenler bilir; özü ve özetiyle Kanarya dünden
çok farklı, gelecekten emin. Peki asıl üzerinde düşünülmesi
ve tartışması gereken konu ne? Fener, bahçe, Fenerbahçe.
Evet, sarı-lacivertlilerin en büyük rakibi yine kendisi. Geçmişten
gelen yapının bir anda değiştirilmesi tabii ki kolay
olmayacak. Bunun boyutunu ölçmek ve sorunların üstesinden
gelinmesi için yine takım içerisinde bir çaba sarf
ediliyor. Uzun bir süreyi kapsayan kamp döneminde,
motivasyon olayı için mentol devreye sokuldu. Geçmişte,
bu görev Galatasaray,
Ülker gibi kulüplerde, son olarak A Milli Futbol Takımımızda
üstlenen ve başarılı olan Turgay Biçer’e verildi. Biçer,
sarı-lacivertli futbolcularla ilk görüşmesinde ‘Fenerbahçe’den
beklentileriniz nelerdir’ sorusuna verilen cevaplardaki
belirsizlik, Oğuz Çetin’in özlemini çektiği ve üzerinde
sıkça durduğu ‘takım ruhu’ gerçeğine atılan önemli
adımdı...24.01.2003
Hüseyin
ÖZTÜRK
|
|