Kartal'ın
dönüm maçı...
Lig
ve Kupada yoluna kayıpsız devam eden siyah-beyazlılar UEFA
Kupasında
bir üst tura çıkabilmek için 3-1’in rövanşında Dinamo
Kiev karşısına
çıkıyor.
İstanbul’da
ki karşılaşmada ulaşılan sonuç ikinci maç bir avantaj
sayılır
mı?
Sonuçtan
ziyade, ortaya konan sıra dışı futboldan bahsetmek
gerekir. On beş
gün öncesine gidip hafızalarımızdan silinmeyen o muhteşem
futbolun ve buna
bağlı olarak skorla beklentilerin ötesine nasıl geçtiğimizi
hatırlamadan
edemeyiz! Şampiyonlar Ligi ikinci tur eşiğinden dönen Kiev
gibi bir isim
karşısında 90 dakika mücadele eden, oyunun her dakikasında
önce presle
rakibi durdurmayı başaran, yetmedi, kenar yönetimin maçın
gidişatına büyük
katkı sağladığı taktik varyasyonlar, rakibi önce çözüp
son yirmi dakikada
skoru belirlediği o an, gelecekte yaşanacaklar için bir çok
anlam teşkil
ediyordu. Yaşananlar gösteriyordu ki inandıktan sonra üstesinden
gelinilmeyecek hiçbir olay ve rakip yoktur. İnancın
beraberinde getirdiği,
kazanma arzusu ve buna bağlı olarak dinamizm, sergilenen
performansın en üst
seviyeye çıkması ile birlikte verim gücünü artırmakta.
Çağın futbolu
olarak ‘patent’ alan hücum gücünü iyi kullanma ve
savunma bloğunu gerektiği şekilde
kurma,doğru zamanda doğru işin gerçeklemesine, sonuç
olarak ortaya mutlu sonununçıkmasına neden olmaktadır.
Skora
gelince. Tabii ki yenilen bir gol, deplasmanda atılmasından
dolayı iki
gol yerine geçtiği için, yenmemesinde fayda vardı. Hem
skor olarak, hem de
oluşum açısından. Siyah-beyazlı savunmada bir türlü önüne
geçiremeyen,
özellikle yan toplarda kolay gol görme hastalığı bu maçta
da nüksetti. Buna
bir an önce önlem alınması gerekir. Ceza sahası içerisinde
adam paylaşımına
dikkat edilmeli, rakip ileri uç elemanlarının, özellikle
kanatlardan gelen
yüksek toplarda, kolay gol vuruşları yapmaları
engellenmeli. Bu nasıl
olacak; İstanbul’da sahaya sürülen Tolga-Ronaldo-Zago
savunma üçlüsünün
yanına Ali Eren sahaya sürülerek...
Nasıl
bir anlayış, tura
giden yoldaki düğümü çözer?
En
önemli görev bir kez daha orta saha üstlenecek. Lucescu,
ilk maçın skor
avantajını korumak amacıyla, her ne kadar orta sahayı
kalabalık tutup
savunmaya yakın oynatsa da, bu mevkide görev alacak
isimlerin, oyunda
kaldıkları süre içerisinde dayanıklılıklarını maçın
tamamına yaymaları
gerekecektir. 3-1’in sağladığı ve teknik direktör
Lucescu için kaçınılmaz
bir tutku olan (bunu Galatasaray maçında da gözlemledik)
takımı alan
daraltarak oynatması, Tamer-Yasin (İbrahim)-Ahmet Yıldırım-Tümer
(Sergen)- Tayfur’un savunmaya yakın görev alanında
bulunmasıyla
sağlanacak...
Peki,
bize büyük avantaj sağlayacak bir gol...
Kim
olsa fark etmez. İş o noktaya geldiğinde çerçeveyi
tutturmak zor olmayacak...
İ
lk
maçta İlhan-Ahmet-Sergen gibi yıldızlar yoktu, fakat
sahada rakiple dişe diş mücadele eden, asker görevine
soyunan bir anlayışa sahip oyuncular topluluğu vardı. Bugün
ise bu isimler
aynı; bu demek oluyor bir kez daha maçın sonucunu takım ve
kişisel beceriler
belirleyecek!
Şimdi
bestelerde şu dizeler yer alıyor; Biz bu yolda (Avrupa) beş
kişiydik, üçü gitti kaldı ikisi. Birimizin işi (Denizli)
çok zor, fakat diğerinin ki ise hiçte öyle değil. 70
milyon onlara inandı, onlarında
kendilerine güvenmesi, gerek Kiev gerekse makus tarihi
yenmesine yetecek..(11.12.2002)
Hüseyin
ÖZTÜRK
|