|
Hakan'a
sahip çıkalım
Gecenin
karanlığı, ayın parlaklığıyla yenilir. Yıldızların
varlığı, havanın açık olduğuna işarettir.Futbolda da yıldızların
varlığı o ülke futboluna da yansır. Kulüp ve Milli takım
düzeyinde ki performansa da yansır. Bu bilinçle hareket
edilmesi, zorlukların aşırmasında en önemli rolü
oynamakta idi.
Hakan
Şükür’de bu tanım ile uyum sağlayan Milli takım düzeyinde
ki son isim. Onun ismi, spor gündemin ilk sırasında yer
almaktadır. Hakan’ı değerlendirmeye kalkanlar, geçmişte
bıraktığı başarı izlerini hiçe sayarak hissi duyguları
ile hareket etmekteler. Bunu yaparken, öyle zaman geliyor ki
ölçüyü aşma cesaretini bulabiliyorlar. Cesaret diyorum,
çünkü milyonların sevgisini kazanmış, takdirini toplamış
milyonlarca futbol severe saygısızlık ediyorlar.
Hakan
olayı sıradan gelişme olarak değerlendirilirse, bundan
sadece eleştiriye maruz kalan isimi değil, ülke prestiji
zarar görür. Bu ülkenin içinde yetişmiş ve son on yıla
damgasını vuran bir isme her Türk vatandaşının sahip çıkması
lazım. Hakan Şükür, Türk futbolcusunun Avrupa kapısını
aralamasın da öncülük etmiştir. Apo olayından sonra
devreye giren İtalya, sırf Türkiye ile arasında ki
ekonomik buzların erimesi için Hakan’ın transferini gerçekleştirdi.
Bugün benzer zihniyet yine aynı oyuncuyu harcamaya çalışıyor.
Ki bu oyuncu Milli takımın en golcü, takımını sonuca taşıyan en gözde
ismi. Son gelişmeler ve söylemler garip değil de ne.
Hakanlar
kolay yetişmiyor. Değer saydıklarımızı sahip çıkmamız
gerek. Çünkü o tip şahsiyetler, örnek davranışlarıyla
gelecek nesle en güzel örnek teşkil etmektedir. Hakan’ın
paradan çok, arkadaşlarıyla birlikte olmak, onlarla
birlikte uyum içinde hareket etmesi,
takım sporlarında olması gereken en büyük olgu.
Bunu görmek ise ancak olaya şartlanmış, basma kalıp düşüncelerden
sıyrılmakla mümkün. Günümüzde bu tür yaklaşım,
özellikle magazinleşen bir basının renkli sayfalarının
sözde yazarları için hiç mi hiç mümkün değil. Oğuz
Dizer Hakan gerçeğini Nouma kadar olamadı başlıklı yazısıyla
sütununa taşırken, ‘Maç mı sattı, takım arkadaşlarını
mı sattı? Ahlaksızlığı mı vardı, bölücülük, grupçuluk
mu yaptı, sakatım diyerek görev den mi kaçtı? Ne yaptı
da Nauma kadar olamadı dışlandı?...’. Eminim ki sayın
Dizer, tahammül sınırını zorladı ama yinede sormadan
edemedi.
Hakanın
Sakarya’da başladığı futbol hayatını Bursa’da sürdürmesinde
büyük rol oynayan hocası Yılmaz
Vural, onun için ‘Türk futbolunun bugünlere
gelmesinin en önemli taşlarından biri tanımını’ yapıyor.
Vural’ın ‘Ama ben gol atmasından çok önde savunma ve
pres yapmasını istiyordum’ şeklinde ki görüşü ile bugün
Hakan Şükür’ün oyun sitili hakkında halen mırıldanan
zihniyetin, yaptıklarının
ne kadar anlamsız olduğuna en anlamlı açıklaması olsa
gerek.
Evet Hakan Şükür
inandığı gibi yaşamaya çalışan bir insan. İlla da başkası
gibi olmaya zorlanması, onun hedefteki isim olmasına neden
oluyor. Sadece şahsiyet değil, bu ülkenin çıkarlarını
ön plana çıkardığımızda böyle olması gerekmediği gerçeği
ortaya çıkarıyor. (4.9.2002)
|
|