Kadıköy’de
altmışbeşbin gözyaşı
Maçtan
önce Türkiye Fenerbahçeye kilitlendi.
Herkes turu geçeceğine inanıyor, mağlubiyet aklımın
ucundan bile geçmiyordu ve işte o an.
Göz
yaşı seli, hüsran ve yıkılış!
Taraftarın
Werner Lorant’ın isyanı, istifa sesleri, hayalleri yıkılan
taraftarın Lorant’ın çıkarmış olduğu kadroya isyanı,
tem otoyoluna dönen orta saha ve defans Feyenoordun kontra
ataklarına amatörce karşılık verdi, beklenen oldu ve
kalesinde bir gol gördü.
Lorantın
hangi akla hizmetle koşan, kafa toplarında üstünlüğü
olan Johnson’u
yedek bekletti. Böyle bir oyuncusunun yedek bekletilmesi,
bence Lorantın kendi ipini çekmesi ile eş
değerdi. Taraftarın Loranta güveni kalmadı. Tabi
ki yönetimin ne zaman göndereceği, ya da devam kararı
alacağı belli değil ama devam edilirse milyon dolarlar
sokağa atmış olurlar.
Futbolculara
gelince de takımda üç futbolcu dışında ruhuyla, özveriyle,
hırsla oynayan kimseyi göremedim. Ortega, Serhat, Mustafa
Doğan tam anlamıyla savaştı, görevlerini dört dörtlük yaptılar. Ne yazık ki diğer oyuncular Kadıköy’e
tatil yapmaya gelmişler sanki. Revivo sahilde güneşleniyor,
gezintiye çıkmış gibiydi. Fatih ise evlere şenlikti.
Gelen geçti. Yaptığı iki hatanın ikisi de kalemizde gol
oldu.
Takım
kaptanı Ogün’e gelince.
Bu iş, basın
önünde konuşma benzemez. Çıkarsın sahaya takıma örnek
olursun. Ogün ne yaptı; Fenerbahçeyi karıştırıyor.
Futbolcuları eziyor, gruplara yol açıyor. Bu da Fenerbahçe’ye
zarar veriyor. Biran önce Ogün’ün uyarılması hatta
kaptanlığının alınması gerekir. Biraz
ağır bir karar görünse de beklenen Fenerbahçe için
bazı kellelerin koparılması şart. Bunu da yapacak olan
Aziz Yıldırım. Varını yoğunu Fenerbahçe’ye veren bu
büyük başkana ve taraftara bu mağlubiyet yakışmazdı.
Tek
telafisi var bu işin. Ruhla, inançla, hırsla oynanacak
olan mücadele sonundan
UEFA kupasını alıp, bu büyük başkana ve
taraftara hediye etmek. Tek teselli olur Fenerbahçe ve bu
camiaya.
Fenerbahçeye
de bu yakışır. (28.8.2002)
Çelebi Kılıç