Neden
spor yapmaktayız?
Toplum olarak spor denince
nedense aklımıza ilk gelen TV”lerde izlediklerimiz
veya kulağımıza gelen spor olaylarının duyumları oluyor.
Sama alevi gibi parlayıp sönen seyirsel takipler dışında
pek sporla ilgimiz yoktur.
Boş zamanlarımızı değerlendirmek*sağlığımızı
korumak amacıyla yapılan spor aktivitelerine katılımlarımız
çok düşük seviyede. Ara sıra Avrasya Maratonu gibi “ne
kadar sporla iç içe olduğumuzu!”anlatmak için yaptığımız
yılda bir göstermelik koşularımızı unutmamak gerekir.
Ülkemizde çocuklarını sporun herhangi bir dalında
“çoğu zaman futbola” yönlendirmek isteyen ailelerin pek
çoğunun bilinç altında gelecekte çocuklarının ünlü
bir sporcu olup kendilerini rahat ettirme psikolojisi yatıyor.
Naim
Süleymanoğlu”nun Dünya
rekorları kırdığını* Hamza Yerlikaya”nın asrın
güreşçisi oluğunu * Nihat Kahveci”nin İspanya”nın
tozunu attığını * İbrahim”in
Kutluay”ın spor elçimiz olduğunu* Hidayet Türkoğlunun
NBA”da oynağını iyi biliriz. Bu bilgilerimizde özellikle
görsel medyada bu sporcuların yer alma oranı ile alakalıdır.
Televole programlarının
Türk sporuna yaptığı unutulmaz katkıları (?) ile
halkın aydınlanmasını da yabana atmamaları.
Ancak “siz spor yapıyormusunuz? Sorusunun cevabı
“pek zaman bulamıyorum” olacaktır.
Sporu sadece profesyoneller ya da müsabık olanlar mı
yapmalı? Hayır sporu herkes
yapmalı. İnsanımız gerçekten spor yapmıyor.
Boş zamanlarını çeşitli “boş uğraş” ile geçirirken
arada bir de olsa pek çok kazanım ele edeceğimiz spor
aktivitelerinden uzak duruyor.
Son yılların özellikle halka açık spor
tesislerindenin çoğalması ile belli bilinçlenme yaşanıyor
aslında. Yapılan koşu parkurları * yürüyüş alanları*toplu
oyun sahaları bu konudaki olumlu alt yapı girişimleri
olarak gözümüze çarpıyor. Ayrıca açılan spor
merkezleri* vücut geliştirme ve aerobik salonları da olumlu
gelişmeler. Bundan 10 yıl önce yolda birini eşofmanlarını
giymiş kaşarken görenler bunu garipserken şimdi böyle görüntüler
normal karşılanmakta.
Spor yapmayan bunları da ekonomik gerekçelere bağlayan
kişilere sigaraya harcadıkları para hatırlatıldığında
mahçub oluyorlar.
Kırsal alanlarda yaşayan insanlar sürekli fiziksel
aktivitenin içerisinde oldukları için spor yapmak önemli
bir ihtiyaç
olmayabilir. Ancak gün geçtikçe çoğalan şehir
hayatında spor yapmak sadece bedensel değil zihinsel, ruhsal
ve sosyal açıdan pek çok ihtiyacımıza cevap verecektir.
Bir insan haftada hiç olmazsa iki gün bir spor tesisinde
belli saatlerini değerlendirmelidir. Buna yapılan halı saha
maçları, kır gezileri, dağ yürüyüşleri, düşük
tempolu koşuları da girebilmektedir.
Uzun zamandır görmediğim bir arkadaşımla geçen gün
karşılaşınca çok şaşırdım. Eski iri yarı, şişman
kilodan 90 kiloya düşmüş, oldukçada sağlık görünüyordu.
‘Bu nasıl oldu ?’ dediğimde; düzenli olarak her gün 10
km. tempolu yürüyüş yapıyorum dedi. Çok uzun yıllar sırtında
60 kilo fazla yük taşıyan bu genç yepyeni bir görünümde
idi. Ve bu görünümü
onun sadece bedeni değil tüm kişiliğini olumlu yönde
değiştirmişti.
Kısacası kendi bünyemize ve hayat tarzımıza uygun
bir spor aktiviteyi yapmak zorundayız. İnsan vücudundaki
milyonlarca hücrenin her gün
öldüğünü, bu hücre ölümünün sadece spor
yapmak ile minimum seviyeye çekildiğini biliyormusunuz? Lütfen
haftada iki günümüz içinde birkaç saatimizi spor yapmaya
ayıralım. 09.01.2002
|